
Kişisel Yorum: Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Bir aşk filmi mi? Evet.
Ama sıradan bir aşk filmi değil.
Her zamanki gibi asi bir erkek karakter var. Ama bu kez karşısında vurdumduymaz bir kadın duruyor. Erkek, kızı etkilemek için zerre kadar uğraşmıyor. Kadın da çok çaba göstermiyor. Fakat kadının kafasında bir erkek profili var ve ilgisini hep benzer karakterler çekiyor. Burada “benzer” derken fiziksel tipten değil, ruh hali ve duruştan bahsediyorum.
Kadın, kendine özgü kuralları ve mesafeleri olan bir karakter. Ne istediğini biliyor. Ve kendisini aşkla besleyen, kendisine âşık olacak erkekleri adeta seçebilen biri.
Aslında filmin özeti bu kadar net:
Kadın, aşkı yaşamıyor; aşkı yaşıyor gibi yaparken onun enerjisinden besleniyor.
Erkek karakterimiz ise sürekli aşkı arayan biri. Ama ayrılıklar sonrasında kendini parçalayan, duvarlara vuran tiplerden değil. O da yoluna devam ediyor, hayatını kuruyor ve aynı döngüye tekrar düşmüyor.
Ama sonunda... Asıl kahramanımız bu kez kendisinin seçtiği değil, yine onu seçen biriyle karşılaşıyor.
Çok gerçek hayatta yeri olan bir hikâye gibi durmuyor belki ama Sezin Akbaşoğulları (Müzeyyen) karakterine o kadar iyi hayat veriyor ki, izlerken bunu sorgulamıyorsunuz bile.
Erdal Beşikçioğlu (Arif) ise o kadar yerinde bir seçim ki, filmi izledikten sonra başka birinin bu rolü oynayabileceğini düşünmek bile zorlaşıyor.
Bazı filmler için "başrolde şu olsaydı daha iyi olurdu" dersiniz ya… İşte bu film onlardan değil.
Not:
Romantik filmler genellikle tekrar izlenmez. Ama bu film…
Bazı diyaloglarını tekrar tekrar duymak isteyeceğiniz türden.
Birden fazla izlenmeyi hak eden, kendi içinde bir ritmi ve şiiri olan bir yapım.
ChatGPT Yorumu: Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
"Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku", sade ama şiirsel anlatımıyla dikkat çeken bir film. Görünürde bir aşk hikayesi anlatsa da aslında erkek egemen zihnin, "kadını çözme" arzusuyla çarpıştığı bir iç yolculuk filmi. Başroldeki Arif karakteri, kadınları anlamaya çalışan, ama aynı zamanda anlamakla yetinmeyen – çözmek isteyen – bir yazar. Müzeyyen ise çözülmek istemeyen bir bilmece gibi çizilmiş. Bu dinamik, klasik bir aşk hikayesinden ziyade, edebi ve felsefi sorgulamalarla bezenmiş bir yapı kuruyor.
Görsel olarak film minimalist ama etkileyici: İstanbul’un arka sokakları, ev içi sahneler, sessizlikler... Hepsi bir şiirin içinden çıkmış gibi. Sezin Akbaşoğulları'nın performansı özellikle güçlü; Müzeyyen karakterine hem mesafe hem de çekicilik katmayı başarıyor.
Ancak filmin ritmi, alışılmış romantik-dram yapımlarına göre yavaş. Bu da bazı izleyiciler için "durağanlık" hissi yaratabilir. Yine de senaryosunun edebi referanslarla dolu olması, özellikle edebiyatla ilgilenen seyirciler için cezbedici. Filmin temeli Ah Muhsin Ünlü'nün (Onur Ünlü'nün takma adı) yazdığı kitaba dayandığı için, şiirsel ve simgesel dili özellikle hissediliyor.
Reddit ve Seyirci Tepkileri
Bazı izleyiciler filmi "hafifletilmiş Woody Allen etkili" olarak tanımlamış:
“Şiir gibi senaryosu, erkeğin gözünden kadınları anlama kılavuzu…”
Diğer yorumlar filme dair daha duygusal:
“Biraz da günah çıkarma ayini de olabilir aslında?” reddit.com
Ve:
“Piyasa abartılmış balon filmlerden de kaliteli.” reddit.com
Beyazperde hem profesyonel hem izleyici değerlendirmelerinde 3,5–4,5 puan arası olumlu tepkiler almış Beyazperde